Tuğra Hakkında

Tuğra Hakkında 
Tugra nedir?
Divanü-lügât-it-türk'de Tugranin asli Oguzca “Tugrag” olup bunun hükümdarin basilmis nisani oldugu ifade edilmistir. Anadolu lehçesinde kelimenin sonundaki (g) okunamadigindan “tugra” ifadesi yayginlasmistir. Türkçe olan tugranin Farsçasi nisan (alamet, iz, isaret) ve Arapçasi tevkî (etki, iz birakma, buyurma)'dir. Yazili belgelerdeki ifadelerden Büyük Selçuklularda ve Anadolu Selçuklulari'nda da –kavisli- tugralarin varligini ögreniyoruz. Ancak sekillerini ancak Anadolu beyliklerinde ve Osmanlilar'da görmekteyiz. Beyliklerde bilinen en eski tugra resmi Saruhan oglu Ishak bey'in (776 H. 1374 M.) tarihli gümüs parasinda vardir (1).
Tugra Büyük Selçuklular'dan Eyyubiler araciligi ile Memlûklere geçmistir. Ancak Memlûklerdeki tugralarda da hükümdarin ve babasinin ismi tugrada var olmakla beraber kavisler yerine, bir satira yazilan yazida abartili miktarda kesidelere (harf uzantisi dikey çizgiler) agirlik verilmistir. Memlûklerde tugra, ilgili belgeler üzerine yazilmaz; önceden yazilip kesilmis tugralar belgenin üzerine yapistirilirdi (1).

Osmanlilarda Tuğra
Osmanlilarda da Tugra, sultanlarin gözalici kaligrafik nisan, alamet veya armasi, bir çesit imzasidir. Sultanin ve babasinin adini ve çogunda el muzaffer daima dua ibaresini içerirdi. Örnegin Kanuni Sultan Süleyman'in tugrasinda “Süleyman sah bin Selim sah han el-muzaffer daima” yazmaktadir. “bin” “oglu” demektir. Tugra bizatihi sultan tarafindan yazilmayip nisanci veya tugrakes veya tugrâî veya tugranüvis veya tevkiî denilen görevlilerce yazilirdi. Yetkisiz tugra çekilemezdi. Tugralar bazi sultanlarin mühürlerine de kazilmistir.
Osmanlilarda geregi halinde sinir boylarindaki eyaletlerde bulunan vezirlerin aradaki mesafenin uzakligina ve siyasi nedenlere bagli olarak önemli konularda tugra çekmelerine izin verilmistir. Tugrakes vezir denilen bu eyalet valilerinin tugra çekmek yetkileri Kemankes Kara Mustafa Pasa'nin sadaretine kadar devam etmis ve onun son zamaninda kaldirilmistir 1640-43 M.) (1).
Osmanli tarih belgelerinde geçen “tevki-i hümâyun” “tevki-i refî” “tevki-i refi-i hümâyun” “nisân-i serif-i âlîsân-i sultanî” “tugrây-i garrâ” “tugrây-i garrây-i sâmi mekân-i hâkanî” “nisan-i hümâyun” “tugray-i meymun” “misal-i meymun” “misal-i hümayun” “nisan-i serif-i âlîsan” “alamet-i serife” gibi deyimlerin hepsi de tugra demektir. (1)
Hükümdar ve sehzade tugralarindan baska vezir-i azamin ve eyaletlerdeki vezir, beylerbeyi ve sancak beylerinin hükümet ve eyalet islerine ait belgelerde imza yerine geçmek üzere tugrayi andiran “pençe” tabir edilen alametler kullandiklari görülmektedir. Bunun Osmanlilar'da hangi tarihte basladigi ve Osmanlilar'dan önce de kullanilip kullanilmadigi belli degildir. Pençe, yazilan sahislarin derece ve önemlerine göre belgenin sag kenarinin basina veya ortasina veya imza yerine belgenin sonuna Arap harfleri ile çekilirdi. Eger belge bati dillerinden biri ile yazilmissa o zaman pençe belgenin sol tarafina çekilirdi. Pençeler tugradan farkli olarak tek kavislidir. Çift kavis ancak tugralarda olup baskalari çift kavis çekemezlerdi. Sadrazamlarin buyuruldularina pençe koymalari 19. yüzyil ortalarindan sonra yerini resmi mühüre birakmistir. Vezir-i azam, vali ve beylerbeylerinin pençe ve resmi mühür ile onayladiklari emirlere “buyuruldu” denilirdi (1).
En eski Osmanli tugrasi ikinci Osmanli sultani Orhan Gazi'ye aittir. Bu tugrayi tasiyan iki belge bulunmustur (2). Birinci sultan Osman Gazi'ye ait bir tugraya günümüze dek hiçbir yerde rastlanmamistir. Bu nedenle 36 Osmanli padisahi ama 35 Osmanli padisah tugrasi vardir. (Ancak duyumlarimiza göre Osman Gazi'ye ait bir tek sikke (para) bulunmustur ve bunda "Osman bin Ertugrul bin Gündüz Alp" ifadesi yer almaktadir).
Tugralarin büyük Selçuklulardan Anadolu Selçuklulari ve beylikleri araciligi ile Osmanlilara geçtigi kabul edilmektedir (1). Tugralar, Osmanli devletinin kurulusundan yikilmasina kadar çok çesitli yerlerde kullanilmis, hat sanatinda bir kol olmus ve resmi görevini tamamladiktan sonra tarihe mal olmustur (3). Halen hat sanatini icra edenlerce sanatsal amaçli olarak yasatilmaktadir.
Önceleri ahitname, name-i hümayun, berat, mensur ve fermanlar gibi pek çok resmi evrak üzerine resmiyet kazandirmak için çekilen tugra daha sonralari hükümdarlik (hanedan) sembolü olarak paralarda ve yine bu ilk devirlerde (onbesinci asir) defterhane defter ve kayitlari basinda ve daha sonra ise bir arma olarak bayraklar, pullar, senetler, nüfus tezkereleri, pasaportlar, resmi abideler, resmi binalar, savas gemileri, çesmeler, imaretler, camiler ve saraylarda da kullanilarak genellesmistir (1).
Tugra Türklere özgüdür. Tugranin sekli kendine mahsustur. Ne herhangi bir sey tugraya benzer, ne de tugra herhangi bir seye (4). Her tugrada bir yandan alisilmis tugra seklini korumak, diger yandan her sultanin künyesini bu sekille baristirmak. Zor bir sanat. Osmanlilarda Orhan Gazi'den Sultan Vahideddin'e kadar tekrarlanan ve degisen parçalarla tugralarin estetik evrimini izlemek çok ilgi çekicidir ve bu haliyle tam Osmanli tugra serisi bir sanatin tarihinin 600 yillik film seridi gibidir.
Ilk yirmi kadar Osmanli tugrasinin sanatsal açidan olmasa da tarihsel açidan önemi vardir. Yalniz bunlar içinde yedinci padisah Fatih'in ve onuncu padisah Kanuni'nin tugralari kendilerinden önceki ve sonrakilere göre estetik ve sekil açisindan birer sivrilme yaparlar.
Tugra simgesel anlami ile belgelerin basinda yer alirdi, sonunda degil...(4)
Tugra kelimesi Osmanlidan önceye dayansa da ve yine tugra benzerleri daha eski Türk devletlerinin belgelerinde kullanilsa da Osmanli tugralarinin kendilerinden öncekilerle isim benzerligi disinda ortak yani pek yoktur. Ilk Osmanli tugrasinin sahibi Orhan Gazi'nin tugrasinda yazili Orhan ve Osman kelimelerinin yazilis sekli kendinden sonra gelen tugralarin iskeletini olusturmustur (3).
Belge üstündeki tugranin büyüklügü belge kagidi ile yazilarin durumuna bagli ve bunlarla uyumlu olurdu. Tugralarin sag tarafina çiçek koymak veya mahlas yazmak usulü sonradan meydana çikmistir (1)
Tugralar bir arma olarak olgunlasmis halini aldiktan sonra hattatlar sanatsal boyuta geçerek hep daha güzelini yazmaya çalismislardir. Sanatsal tugra tablolari halinde padisah tugralari disinda yakin zamanlarda Kur'an-i Kerim'den ayetler, hadisler, dualar, sahis isimleri vb. de yazilmistir.
Bir padisahin tugrasi kabul gördükten sonra saltanati boyunca içerigi degismezdi. Ancak farkli ellerden farkli çikan tugralar da elbet olurdu. Bir Osmanli belgesinin tarih tesbitinde, varsa üzerindeki tugranin sahibinin bilinmesi çok yardimci olur. Hatta tugradaki nüanslar tarih araligini daha da kisaltir (3).
Tugralar içinde en mükemmel tugra Hattat Sami Efendi tarafindan yazilan II. Abdülhamid tugrasi kabul edilmekte ve sayin Prof. Dr. Ugur Derman bu tugra için “Tugralarin Padisahi” demektedir (5).
Tugralarin okunabilmesi tüm Osmanli tugralarinin bir araya getirilmesi ile mümkün olmustur. Bu meyanda Suha Umur'un çalismalari takdire sayandir, eseri bize yol göstermistir, kendisini en iyi dileklerimle zikrediyorum.

TUGRANIN BÖLÜMLERI
1- Sere (Kürsü) : Tugranin en altinda bulunan ve asil metnin (padisah ve babasinin adi, ünvanlari ve –el- muzaffer daima duasi) yazili bulundugu kisimdir.
2- Beyze'ler (Arapça: yumurta): Tugranin sol tarafinda bulunan iç içe iki kavisli kisimdir.
3- Tug'lar: Tugranin üstüne dogru uzanan “elif” harfi seklindeki uzantilardir. Her zaman elif degillerdir. Bazen harf de degillerdir. Yanlarinda yer alan flama seklindeki kavislere “zülfe” denir.
4- Kollar (hançere): Beyzelerin devami olarak saga dogru paralel uzanan kollardir.
Bazi tugralarda sag üst boslukta ilgili padisahin “mahlas” veya sifati da görülür.

 

 

Olgunlasmis bir tugrada iki beyze ve üç tug yer alir. Içerik metni bunlari karsilamazsa bazi tugralarda esas metinle ilgili olmayan sekiller de yer alir ki, bunlar klasiklesmis tugra seklini korumak ve kendinden önceki tugraya benzetebilmek için eklenmislerdir. Bir anlam ifade etmezler (1).


Yazi mi tura mi?
Eski paralarin degerini gösteren kismina yazi, tugrali yüzlerine de tura denerek kolay kur'a çekimi için kullandigimiz “yazi mi tura mi?” deyimi buradan çikmistir.

 


Ünlü tugrakesler
Sanatsal anlamda en usta tugrakes hattatlar Mustafa Rakim, Sami Efendi ve Ismail Hakki Altunbezer olarak sayilabilir.


Facebook beğen
 
 
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol